Keman çalarken beden farkındalığının önemi

Hepimiz bir enstrüman çalışırken daha anlaşılır, daha müzikal cümleler kurmak aynı zamanda daha hızlı bir sol ele, daha rahat bir arşe tekniğine sahip olmak için uğraşırız. Ancak bu esnada bedenimizin bu esnada ne yaptığının, ya da hangi pozisyonda olduğunun çok da farkına varmayabiliriz.

Son yıllarda müzisyen sağlığı daha çok ciddiye alınmaya başlandı ve bu alandaki gelişmeler memnuniyetle karşılanmalıdır. Müzik alanında uzmanlaşmış terapi teknikleri geliştirilmeye, Alexander tekniği dersleri verilmeye başlandı. Hatta YouTube’da müzisyenlere özel yoga videoları bile mevcut. Bunun dışında enstrüman çalıcıları için bol miktarda “ergonomik” yeni ekipman markete sunulmakta. Keman örneği üzerinden gidecek olursak günümüzde değişik materyallerden yapılan bin bir çeşit model çenelik, bir sürü yastık, hatta çeneliklerin üzerine sağlı sollu yapıştırılan zamazingolar markete sürülmeye devam ediyor (nereden bildiğimi lütfen sormayın).

Bu ürünlerin bazıları, müzisyenin fiziksel olarak kendini rahat hissetmesi için üretilmekte, çünkü fiziksel rahatlık bir enstrüman çalarken iyi müzik yapabilmenin şartlarından biridir. Bu arada bazılarınınsa çok da gerekli olmayan, markete yeni bir şey sunarak amiyane tabirle “köşeyi dönmek” amaçlı olduğunu düşünüyorum, bu da başka bir yazının konusu olsun.

Ancak hangi ekipmanı kullanırsak kullanalım, çalışımızda fundamental eksiklikler varsa bunlar bize yardımcı olamaz.

Performans sırasında biraz gerginlik normaldir

Keman çalarken performansın her saniyesinde tamamen rahat ve gerginlik olmaksızın çalma fikri sizce de biraz abartılı olabilir mi? Eğer enstrümanımızdan güçlü bir ton çıkarmak istiyorsak, belirli yerlerde ve belirli anlarda “gergin” hissetmek gerekli ve normaldir. Dikkat edilmesi gereken, maksatlı bir şekilde oluşturulan bu gerginliğin uzun süreli olmaması, yani istenen müzikal işlevi görür görmez salınması gerekliliğidir.

Ancak…

Biz müzisyenler eğer vücudumuzun belirli bir noktasında, çalmayı bitirdikten sonra süregelen bir gerilim hissediyorsak, burada durup teknik olarak neyi yanlış yaptığımızı düşünmeliyiz. Örnek olarak, eğer spiccato bir pasajdan sonra sağ kolumuz “tennis elbow” denilen semptomları gösteriyorsa, durup spiccato tekniğimize bakmalı, belki de spiccato yapmak amacıyla neden bütün kolumuzu kullandığımızı sorgulamalıyız. Ayrıca aklımızda eğer bir ses ideali yoksa önce bunu oluşturmalıyız, ki bu da başka bir yazının konusu.

Keman, tutuş ve çalınış şekli açısından en zor ve insan fizyolojisine en çok karşı gelen enstrümanlardan biridir. Ortada viyolonsel gibi vücudunuzun merkezinde duran, enstrümanınızı deyim yerindeyse “kucakladığınız” bir senaryo yoktur. Bu enstrümanı tuhaf bir şekilde çenenizle köprücük kemiğiniz arasına sıkıştırırsınız, bir yandan da sol elinizle sürekli desteklersiniz (yastıksız çalınan bir senaryodan bahsediyorum, ama yastıkla da tüm problemlerin çözüleceğini sanmak kendimizi kandırmak olur). Ayrıca sol kolumuz dışa, sağ kolumuzsa içe dönüktür.

O yüzden keman çalarken herhangi bir fiziksel probleme rastlamamak için ekstra dikkat etmek gerekir, çünkü özellikle biz klasik müzisyenlerin tatmin edici bir müzikal anlatım yaratma uğraşları çerçevesinde, uzun vadede kas kasılmaları, sinir sıkışmaları gibi fiziksel sorunlar ortaya çıkabilir. Eğer müzisyen yeterli beden farkındalığına sahip değilse, bu gibi problemler kişinin kariyerinin bitmesine bile sebebiyet verebilir.

Peki, beden farkındalığını nasıl artırırız?

Bunun için birçok yöntem var, ancak benim görüşüme göre yapılacak bir numaralı şey fiziksel aktivitedir. Fiziksel aktivitenin yararlarını hepimiz biliyoruz, özellikle biz müzisyenler için mental olarak da çok önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken şey kas, eklem ve kemik yapısını aşamalı olarak güçlendirmeye yönelik, bedensel-mental bağlantımızı geliştirecek (mind-muscle connection) holistik aktivitelerin seçilmesidir. Aşağıda tavsiye ettiğim aktiviteler eğer varsa ağrılarınızı azaltacaktır, yahut ileride ortaya çıkmasını engelleyecektir:

  • Yoga

  • Ağırlık çalışması

  • Yüzme

  • Vücut ağırlığıyla yapılan egzersizler (calisthenics)

Egzersiz, biz müzisyenler için yalnızca rehabilitasyondan ibaret olmamalıdır.

Biz enstrümancılar daha çok belirli kas gruplarının ağrısından bahsederiz (mesela sırt veya omuz). Ancak yalnızca buralara yönelik egzersizler bizi bir yere kadar götürür. Bunun yerine vücudumuzu her daim bir bütün olarak görmeli ve bu yönde egzersizler seçmeliyiz. Ayrıca;

  • Farkındalık meditasyonu

  • Nefes egzersizleri

  • Dans (fiziksel alan farkındalığı için)

gibi aktiviteler de performans anında sakin kalmanıza ve heyecanınızı yenmenize yardımcı olacaktır.

“Ama ya kardiyo egzersizleri? Koşu yapmayı seven pek çok müzisyen tanıyorum, bu yüzden sağlıklı olmalı, değil mi?”

Affınıza sığınarak bir not da kardiyovasküler egzersizler için düşmek isterim. Koşu, bisiklet sürmek gibi aktiviteler her ne kadar kişinin dolaşım sistemine katkı sağlasa da, kas ve kemik gelişimi için fazla statik olan aktivitelerdir. Kardiyoyu kuvvet çalışmasına tercih edenler için yüzme tüm vücudun kas aktivasyonu, eklem lubrikasyonu ve beden farkındalığı için çok daha iyi bir seçenek olacaktır.

Ayrıca fiziksel olarak formda olmak ve bununla birlikte oluşan mutlu hisler, direkt olarak çalışımıza da yansıyacaktır.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı aşağıya bekliyorum.

Alican Süner

Turkish classical violin soloist Alican Süner

https://www.alicansuner.com
Previous
Previous

Kemancılar için günlük “hijyen” egzersizleri

Next
Next

Daha iyi bir sanatçı olma süreci aceleye gelmez